YETENEK VARSA EĞİTİM LAZIM DEĞİLMİŞ, DOĞRU MU?
Yaygın görüşe göre REKLAM KÜLTÜRÜ OLMAYAN, RENK BİLGİSİ veya PERSPEKTİF bilmeyen biri bile eğer YETENEKLİYSE, grafik programları KULLANABİLİYORSA okula gerek olmadan sorarak, deneyerek yanılarak, yaparak bozarak grafik TASARIMI kendi kendine öğrenerek; GRAFİK TASARIMCI OLABİLİR !
BU TÜMÜYLE GERÇEK DIŞI, BİLİMSEL OLMAYAN ve milleti KANDIRMAYA YÖNELİK ART NİYETLİ bir İDDİADIR.
Kendi KUSURLARINI, EKSİKLERİNİ kamufle etme AMAÇLIDIR.
Ben her ne kadar Türkiye’de birkaç okul dışındaki bir çok güzel sanatlar grafik bölümlerinin grafik eğitimlerini beğenmesem de yine de okulların önemli bir teorik eğitim verdiğini düşünüyorum.
Şimdi cehaleti savunanlar soracak; grafik okullarındaki TEORİ nedir? ÇOK MU GEREKLİDİR?
Grafik tasarım bölümlerinde fotoğrafçılık dersi vardır, desen, çizim, teknik resim, genel illüstrasyon, çocuk kitabı illüstrasyonu dersleri vardır, yabancı dil dersi vardır… Tipografi ve Kaligrafi (HATTATLIK-Güzel Yazı, Hüsn-ü Hat) dersleri vardır, Türk Dili, Sanat Tarihi, Uygarlık Tarihi, Atatürk İnkilapları Tarihi (TÜRK DEVRİM TARİHİ), geleneksel baskı sanatları, el pedalı, tipography, linolyum baskı, litography, gravur baskı, Sanat yorumu ve Kritiği (eleştirisi) gibi dersler vardır.
Reklamcılık Bilgileri ve Tarihi de anlatılır.
Kısaca önceden VAROLAN yeteneğini geliştirmek isteyen genç burada her türlü kitaba, bilgiye, kültüre ulaşır…
Buların hepsi her okulda verilmeyebilir ama bir kısmı verilse bile öğrenci TASARIM ve SANAT KÜLTÜRÜ alır. Gözünü ve beynini eğitir. Buna FORMASYON (ŞEKİLLENME) denir. TASARIMCI Formasyonu önemlidir.
Eğer öğrenci; grafik üretim tekniklerine uygun bilgisayar programlarını da sıkı bir şekilde öğrenirse, ( ki bunu her grafik fakültesi veremiyor, sıkıntı buradadır) her yıl yaz tatillerinde 2 ay staj yapıp, okul döneminde de ayda 1 hafta staja yollanırsa, hem matbaalar tahsilli adamın ne olduğunu görür, hem kültürlü grafiker piyasanın ne olduğunu görür.
İşte bunlar yapılmadığı zaman;, grafik işçileri kendilerini grafik tasarımcı diye görür, “ben yetenekliysem kültür ve eğitim gereksizdir” der.
Bu durumda suç onların değildir, ONLAR ne YAZIK Kİ kendilerini koruma refleksi içinde BU NEFS-İ MÜDAAFAYI yapacaklardır. Onlar aç kalmamak için 3aylık kurs görüp Grafikerlik mesleği sahibi olmak istedikleri için buna kendilerini inandırıyorlar.
Kendi inandıkları bu YANLIŞI, MİLLETE DE İNANDIRMAK İÇİN ÇABA GÖSTERECEKLERDİR.
Ama asıl SUÇLU, onlara bu fırsatı veren ve EĞİTİMDE TEORİ-PRATİK BİRLİĞİNİN kurulmasını istemeyen ŞER ODAKLARIDIR.
Bunların başında oy alma çabasında olan Belediyeler gelmektedir. Meslek edindirme kursları adı altında 3 ayda grafikerlik mesleğini öğrettiklerinin iddia etmektedirler. Sonra Dershaneler gelmektedir. Tasarım öğretmeden program öğretme, buna grafik tasarım eğitimi demektedirler…
Bunlar tasarımcıların HAYRINA çalışmıyor, grafikerlerin CAHİL kalmasını ve EMİR ERİ olmasını istiyorlar. Kurnaz patronlara ucuz ve uysal emek yetiştiriyorlar. Aileler de çocukları az para alsın ama bir meslek sahibi olsun diye bakıyorlar. Tam bir sefalet politikasıdır.
Buna bir çok üniversitenin, bir çok değerli grafik öğretmeni seyirci kalmaktadır.
Mektepsiz grafikerliği savunanlar; hiç üniversite eğitimi görmeden kendi kendine kendisini eğitmiş ünlü grafikçiler de var deyip onları örnek gösterirler ve haklı olduklarını ispat etmeye bu mantıkla baş vururlarsa buna balıklar bile gülecektir. Çünkü bu örnekler istisnadır, genele örnek teşkil etmez. Fakat çok büyük mektepli ustaların yanında yıllarca çıraklık ederek bir üniversite eğitimi kadar eğitimi o ustadan alan ender de olsa alaylı grafikerler vardır.
İbrahim Tatlıses okula gitmemiş Allah vergisi ile başarılı olmuş, diyenlere binlerce bar ve pavyonda müzik okuluna gitmemiş yüz binlerce taşralı bağrı yanık türkücü var, niye hiç biri İbo’nun şöhretini yakalayamadı, diye sormamız gerekiyor.
Biz binlerce insanı yetiştiren eğitim kurumlarındaki grafik tasarım bölümlerinden bahsediyoruz. Gerektiğinde onları eleştiriyoruz ve daha iyi olmalarını istiyoruz.
Ama öte yandan; bunları gereksiz sayan, sadece yeteneği öne çıkaran , eğitimin el yordamıyla edinileceğini sanan ve grafik eğitimini sadece program bilmekle sınırlayan TEKNİĞİN ESTETİĞE HAKİM ve EGEMEN OLDUĞUNU SAVUNAN zihniyeti eleştiriyoruz.
F.Ç. 2008’de yazıldı 2015’de revize edildi.