DESEN DERSİNİN TEMELİ TEMEL SANAT EĞİTİMİ DERSİDİR:
Temel Sanat Eğitimi dersinin İngilizcesi yabancı literatürde Basic Art olarak geçmektedir. Sanatın temeli anlamı da yüklenebilir. Resim, grafik, seramik, heykel, iç mimari, restorasyon, sahne dekor tasarımı, fotoğrafçılık, tekstil vs gibi görsel sanatlar disiplinlerinin hepsinde ortak ders olarak okutulan ve okutulması gerekli olan bir derstir. Şimdilerde yeni bir sanat bölümü olarak ortaya çıkan görsel iletişim tasarımı adıyla eğitim tüketicisine ve tüketimine sunulan sanat disiplini için de vazgeçilmez bir ders olması gerekir.
Temel Sanat Eğitimi dersi içinde çizgi, leke, ışık-gölge, hacim, strüktür (iç yapı), tekstür (dış yapı- doku), stilizasyon (soyutlama), ritm, denge, harmony (uyum), kontrastlık (zıtlık), renk, perspektif vs gibi ders konuları yer almakta olup, bunlar olmazsa yukarıda sözü edilen sanat disiplinleri temelsiz ve dayanaksız kalacak, sanat olmayacaktır.
Temel sanat eğitimi almayan bir grafik tasarımcısı, tasarımın temel kurallarını bilmeyecek, sadece bilgisayarda program kullanan operatör olacaktır.
Desen ve illüstrasyon yapmak isteyen bir ressam veya grafiker, temel sanat dersleri alırsa daha mükemmel desen ve illüstrasyon çizecektir. Temel sanat dersinde alınan ritm dersleri, kumaş tasarımı yapan bir tekstil tasarımcısının birbirini takip eden bir sıralamada dizilen motiflerin (raporların) tekrarındaki ritmi yakalamasını, kontrastlık bahsi sayesinde ise o ritmi oluşturan büyüklük oranındaki veya renkteki değişikliklerin tasarıma neler katacağını görebilmesini sağlayacaktır. Strüktür konusunda bir mimari yapının veya heykelin iç yapısını, bir insanın derisinin altındaki iskelet yapısını algılaması yönünden, tekstür bahsinde ise tekstilcilerin doku ve örgüsü yönünden faydalı olmaktadır.
Temel sanat eğitimi almamış bir Grafiker, tipografi dersinde hangi harfe vurgu yapacağını bilemez, afiş tasarımında hangi rengi hangi alanda ne büyüklükte vurgulayacağını bilemez.
Dolayısı ile grafik tasarım veya basım-yayın bölümlerinde hangi ders olursa olsun, kesinlikle Temel Sanat Eğitiminin o dersin iyi anlaşılması veya geliştirilmesinde katkısı ve yararının olduğu tartışılmaz.
Eğer web tasarımcıları ve bilgisayar programcıları Temel Sanat Eğitimi alırlarsa sadece yazılımcı yönleri ile teknik adam olmakla kalmazlar, estetik yönlerini de geliştirerek daha etkili web siteleri yaparlar.
İlk öğretim okullarından itibaren liselere de dahil olmak üzere resim veya müzik seçmeli ders olarak bırakılmamalı, müzik dersi de olmalı fakat resim dersleri kaldırılarak yerine Temel Sanat Eğitimi dersleri konulmalı, böylelikle eğer çocuk müzisyen olacaksa bile renklerdeki veya formlardaki ritm duygusunu bu derste kazanarak müzikteki seslerde ve bestede de ritm duygusunu geliştirebilmelidir.
Temel Sanat Eğitimi dersine yeterince önem vermemiş öğrenciler desen derslerinde zorlanmakta, desen dersinin olmazsa olmazı olan; oran orantı, ışık gölge, hacim, ifade (ekspresyon), çizgi tipleri ve çeşitleri vb. konularda başarısız olmakta, grafikerliği sadece bilgisayarla yapılan bir ZANAAT (sanat değil, zanaat) olarak görme yanlışına düştüklerinden, ön lisans veya lisans okullarını program eğitimi verilen dershaneler gibi görmektedirler. Bu anlayışa göre bakkala, manava bile bilgisayar satıldığı takdirde ve Photoshop öğretildiğinde onlar da pekâlâ grafik tasarımcı olabilmektedirler.
Grafik tasarım sanatını sadece TEKNİK İŞÇİLİK zannedenler, atasözlerimizden “alet işler el öğünür” sözünü benimsemekte, “eli görmeyen yazıyı kalem yazdı sanır” sözünü bilmezden gelerek sadece teknik öğrenmekle sanat öğrenilir sanmaktadır.
Dershanelerin Temel Sanat Eğitimi, desen ve illüstrasyon dersleri vermeden sadece tasarım programları öğretmesiyle çok özel yetenekliler dışında ne yazık ki tasarımcı olunmamaktadır.
Grafiker ressam değildir ama resim kurallarını bilmezse doğru afiş veya kitap kapağı yapamayacaktır. Bir ressam da baskı teknolojisini bilmez, bilmesi de beklenemez. Grafiker resim kuralarını bilecek, daha sonra illüstrasyon (resimleme) kurallarını da bilecek, giderek çizgiyi stilize edecek ve son kertede objeyi soyutlayarak en yalın ve basit halini bulacak, buradan amblem, logo, piktogram, ideogram (fikrin basit sembol ile anlatımı) ve ikon tasarımına geçecektir. Yani somut düşünceden soyut düşünceye geçecektir. Bu iş roman yazmaktan şiir yazmaya ulaşmaya benzemektedir. O nedenle öğrenciye önce Temel Sanat, sonra Desen, sonra da illüstrasyon (resimleme) dersleri aşama aşama verilmelidir. Eğer öğrenci bu öğrenim silsilesi içerisinde bir aşamayı geçememişse gelecek aşamada çok zorlanacaktır.
Bilgisayar tekniklerini kullanmak işin zanaat yönü, temel sanat, desen ve illüstrasyon eğitimi de işin sanat yönü olarak formüle edilecek olursa, teknik olanakların bilinmesi tasarım boyutuna yeni ufuklar açacağından, bu formülün Bauhaus eğitim modelindeki ve Tatbiki’deki zanaat ve sanat birlikteliği prensibi ile uyumlu olduğu görülecektir.
Öğr. Gör. Faruk ÇAĞLA