1-Mimar Sinan Üniversitesi grafik bölümüne 20 öğrenci, resim bölümüne ise 40 öğrenci almış diye duydum. Eğer bu doğruysa; 20 yerine 40 grafik öğrencisi alsaydı daha isabetli olmaz mıydı? Türkiye’nin ressama mı, grafikere mi ihtiyacı var?

2-Bu durum bile ressamların, grafikerler üzerindeki HAKİMİYETİNİ göstermiyor mu? Grafik öğrencisi alırken, ressam alıyormuş gibi sınav yapmalarının sebebi BİLGİSAYAR ÖNCESİ DÖNEMDEN KALMA GERİ ANLAYIŞ değil midir?

3-Ressamlar ressamlık yapıp para kazanabilse gam yemeyeceğim. İşsiz kalan ressamlar; Grafikerlik yapıyor. Üniversitelerdeki bir çok grafik bölümü başkanı ressam. Bu kişiler bilgisayar destekli grafik tasarımı bilmiyorlar ve yağlı boya tuval yapıyorlar veya özgün baskı yapıyorlar. Bu kişiler arasında sevdiğim, saydığım dostlarım da var, ama bu kişilerin GRAFİKERLERİN SORUNLARINA SAHİP ÇIKTIKLARINI GÖRDÜNÜZ MÜ?
4-Grafik öğrencisi sınavlarının RESSAMLIK SINAVI gibi yapılması, Grafik Bölümü başkanlarının ressamlardan seçilmesi (bir grafiker resim bölümü başkanı olabiliyor mu?), 20 grafik öğrencisine karşılık 40 resim öğrencisin alınması gibi olaylar; Grafikerliğin Ressamlığın alt dalı olarak değerlendirildiğini gösterir. Grafikerliğin; RESSAMLIĞIN YAN DALI veya ALT DALI gibi değerlendirilmesini DOĞRU BULUYOR MUSUNUZ?

5-Grafik Eğitimindeki bu yanlışlıklar DERSANELERİN İŞİNE YARAMAKTADIR diyorum, BUNA KATILIYOR MUSUNUZ?

Saygılar.
Faruk Çağla
04 Kasım 2009, 22:26

 

GRAFİKERLİK RESSAMLIĞIN ALT DALI DEĞİLDİR!

Türk dilinde RESSAMLIK diye bir kelime vardır. Resim yapan adama ressam denir.Ressamın yaptığı işe RESSAMLIK, Grafikerin yaptığı işe Grafikerlik, doktorun yaptığı işe doktorluk denir. Boyacının yapığı işe boyacılık dendiği gibi…

Türkiye’de Ressamlık; Grafikerliği hegemonyası altına almıştır. Bunun da gerekçesi “Resim sanatı bir bütündür” şeklindeki gerekçe ve bahanedir.

Resim sanatına bir bütün derseniz, Grafik sanatını da o bütünün içinde eritmenin zeminini yaratırsınız.

Grafik sanatı da kendi içinde dallara ayrılır. Bunlardan en önemlisi özgün baskı ve illüstrasyondur. Bu iki sanat dalı orijin itibariyle temelini RESİM sanatından almaktadır fakat; İngilizce PRINTING (baskı ve çoğaltım), Almanca DRUCKEREI (Basım) ve GRAPH (basım, yayın, çoğaltım) kelimeleriyle ifade edilen resmin çoğaltılmış hali demek olan özellikleri nedeniyle ÖZGÜN BASKI ve İLLÜSTRASYON RESİM SANATI İÇİNDE DEĞİL, GRAFİK SANATI içinde değerlendirilmektedir.

Sanayileşmiş toplumlarda Grafik sanatı; başlı başına özgün ve bağımsız bir sanat olarak kendi kurallarını kendisi belirlemiştir.

Endüstrileşememiş toplumlarda RESSAMLIK, Grafikerliği ezmekte, sanayi toplumlarında ise Grafik Sanatı bağımsız ve güçlü olarak hak ettiği yeri almıştır.

Endüstrileşmiş toplumlarda GRAFİKERLİK mesleği; Basım-Yayım Grafikerliği, Reklam ve Tanıtım Grafikerliği, Multi medya ve Animasyon Grafikerliği gibi dallara ayrılmış olup TRADE-ART (Ticari Sanat) özelliği kazanmıştır.

Türkiye’deki grafikerlerin sorunlarının temelinde 2 neden vardır;

1-Yukarıda saydığım analizleri görmek istemeyen sanat entelektüellerinin Grafiği hala Resim Sanatının potasının içinde eritmek isteme anlayışlarıdır.

Bu anlayışın bir ürünü; üniversite kürsülerinde Grafik Sanatına özgün baskı ve resim hocalarının egemen olmasıdır. Oysa dijital teknoloji bu anlayışı çağdışı bırakmıştır. Buna direnenlerin tutuculuğu vardır. Bu tutuculuk ile; BİR RESSAMDAN GRAFİKER OLUR AMA GRAFİKERDEN RESSAM OLMAZ anlayışı hakimdir.

Bu anlayışın neticesinde; GRAFİK EĞİTİMİ ALMAMIŞ RESSAMLAR, Resim ÖĞRETMENLERİ, MATBAA ÖĞRETMENLERİ, TEKSTİL BÖLÜMÜ MEZUNLARI, BİLGİSAYAR PROGRAMCILARI, HATTA ROLAND BASKI MAKİNESİ USTALARI birkaç grafik tasarım programı öğrenerek GRAFİKERLİK YAPMAKTADIRLAR.

İşin daha vahimi GRAFİK TASARIM DERSLERİ VERME HAKKINA SAHİP OLMAKTADIRLAR.

Buna da gerçekten grafik tasarım eğitimi almış veya meslekte uzman grafikerlik yaparak ders verme hakkını elde etmiş GRAFİK HOCALARI seyirci kalmaktadır.

İşte bu kişiler; sırf resim eğitimi almadı diye; desen çizemeyen, ressamlık yeteneği olmadığı için GRAFİK OKULLARINA GİREMEYEN ALAYLI GRAFİKERLERİ AŞAĞILAMAKTADIR.

2-Bir diğer sorun; eğitim, kültür ve yetenek açısından grafikerlik yapmaya uygun olmayan kişilerin grafik tasarım programı öğrenerek/veya öğretilerek GRAFİK AMELELİĞİ, GRAFİK İŞÇİLİĞİ veya BİLGİSAYAR OPERATÖRLÜĞÜ ya da YARDIMCI GRAFİKERLİK yaptığı halde; kendilerini SÖMÜREN veya KULLANAN, kendilerinden MENFAAT TEMİN EDEN KİŞİ ve KURUMLAR tarafından PİYASAYA ve İŞ DÜNYASINA GRAFİKER ÜNVANI ile takdim edilmeleri ve UCUZ EMEK-İŞGÜCÜ olarak istihdam edilmeleridir.

İşin en ilginç yanı; sadece bu kişiler ALAYLI GRAFİKER olarak görülmekte, grafik eğitimi almamış bir RESSAM kendisini MEKTEPLİ GRAFİKER olarak görebilmektedir.

Madem ki Grafik Eğitimi almamış bir kişi ALAYLI olarak görülmektedir, RESİM veya TEKSTİL eğitimi almış bir kişi nasıl olur da GRAFİK eğitimi almadığı halde kendisini MEKTEPLİ GRAFİKER olarak görür? Anlamak mümkün değildir.

İşin diğer bir boyutu; eğer ressamlık önce yetenek, daha sonra da eğitim gerektiren bir sanat dalı ise; okullardan resim eğitimi alma imkanı bulamayıp kendi kendini yetiştirmiş ALAYLI RESSAMLARIMIZ YOK MUDUR?

Sözün özü şudur;
Türkiye’de ELİTİZM ile POPÜLİZM arasında gidip gelinmektedir.

Biz orta yolu savunuyoruz. Tüm Grafikerler Dayanışma Derneği bunun için kurulmalıdır.

ELİTİZM yapanlar; RESSAMLIĞI grafikerliğin üzerinde görenlerdir. Her şey diplomadır, diplomasız olanlar başarısızdır diyenlerdir.

POPÜLİZM yapanlar, her şey yetenektir, eğitim gereksizdir diyenlerdir. 2 aylık program kursları ile grafiker olunacağını sananlardır.

Osmanlıca deyim ile Türkiye’de ya ifrat ya tefrit yapılmaktadır. (ifrat; yapılması gerekenden fazlası, tefrit; yapılması gerekenden çok daha azı)

Bunun çözümü; TASARIM BİLMEKTİR !

İster ressam kökenli olun ister duvarcı ustası kökenli olun; GRAFİKER OLMAK İSTİYORSANIZ, GRAFİK TASARIM BİLECEKSİNİZ.

RESİM İSE; TİPOGRAFİ gibi, FOTOĞRAF GİBİ sadece bir derstir GRAFİK SANATI İÇİNDE… Ressam tipografi bilmek zorunda değildir. Grafiker ressam değildir ama resim kurallarını bilmek zorundadır.

TİPOGRAFİYİ İYİ BİLEN GRAFİKER, amblem-logo konusunda uzmanlaşır,

Tipografiyi bilmeyen Ressam kökenli grafiker ise illüstrasyon konusunda veya PHOTOSHOPTA uzmanlaşır. Ya da A.Illustrator programında daha başarılı olur.

Teknik Resim bölümü mezunu bir genç ise AutoCad programlarında, Corel’de ve Freehand’de veya A.Illustrator’de başarılı olur, Resim, İç Mimari, Mimari veya Heykel bölümünden grafiğe geçmiş birisi 3D Max programında başarılı olur.

Grafik öyle geniş bir sanattır ki; içinde fotoğrafçıya da, kaligraficiye de (hattata da), ressama da, mimara da, mühendise de, karikatüriste de, lise mezununa da ayıracak yeri, yedireceği ekmeği vardır.

Zaten bu yüzden ipini koparan grafiğe dalmaktadır. Zaten bu yüzden bilen bilmeyen; olur olmadık konularda grafik hakkında ahkâm kesmektedir.

Grafik Sanatı ve Grafikerlik mesleğini 10 madde halinde tanımladım. O tanımı yeniden okuyunuz.

Tüm Grafikerler Dayanışma Derneğinin manifestosunu yeniden okuyunuz.

Mesleğimizin sınırlarının çizilmesi ve haklarının korunması hususunda ne yapılması gerektiği orada yazılıdır.

Hilmi Ege Soylu;

sevgili hocam…O , on maddeyi benimsiyorum, hatta öğrencilerime aktarmak için sizden izin bile istemiştim.Ayrıca katılıyorum ,

GRAFİKERLİK RESSAMLIĞIN ALT DALI DEĞİLDİR! sözünüze…Grafik sanatlar ve grafik tasarım, kısaltması ne kadar değerli bu hayatımızda kimseler farkında değil. Olmadığı gibi maalesef,çok keskin olacak ama söylemek zorundayım. Grafik Tasarım anlayışı olmadan maalesef. Çok üzülerek söylüyorum anlamak istemeyen herkese…Adım atamaz hiç kimse…Grafik tasarımsız bir hayat düşünülemez…

2 Kasım 2011, 02:01

 

Faruk Çağla;

Ege hocam;

Otobüste trende vapurda uçakta,

Her sokakta, her köşede her kıyı bucakta,

Hatta her elde, her gözde, her dizde her kucakta,

Yiyecekte, içecekte, tencerede, ocakta;

Her yerde her şeyde bizimle Grafik Tasarım;

Bunu bilmeyeni, anlamayanı kulağından asarım!

FÇ. 02 11 2011

2 Kasım 2011, 02:08 ·

 

Hilmi Ege Soylu :

Yüreğine sağlık hocam.Yine güzel özetlediniz…

2 Kasım 2011, 02:10 · Beğen

 

Faruk Çağla:
Ege hocam, o on madde devletimizin hukuk sistemine grafikerliğin ve grafik tasarımcılık mesleğinin tanımı olarak girmelidir! En az 30 web sitesi o tanımı alıp paylaşmıştır. Kimseden bu güne kadar tek bir itiraz gelmemiştir. O halde bilimsel ve yasal bir tanım olarak hukuk sistemimize girmelidir. Bunu üniversiteler Bakanlığa teklif etmelidir.

2 Kasım 2011, 02:18

 

Hilmi Ege Soylu :

kendi adıma ve öğrencilerim adına teşekkürederim…Bana düşen ne ise gereğini yerine getirmek için buradayım…

2 Kasım 2011, 02:19

 

Hilmi Ege Soylu;

siz sadece bizlere yöntem gösterin sayın hocam…

2 Kasım 2011, 02:20

 

Faruk Çağla;
Biliyorsun ben K…. adlı okuldan şutlandım. Bu tanımı sizin gibi akademisyenler YÖK’e, Milli Eğitim, Adalet ve Ticaret Bakanlığına teklif etmelidir. Hatta Bir kaç okul bu tanım üzerinde ittifak ederse bir kaç okul ortak bir teklif yazabilir. Bu konuda sen öncülük edebilirsin. Biz bu tanımı kabul ediyoruz, siz de kabul ediyor musunuz diye çeşitli okulların bölüm başkanlıklarına yazarsınız, gelecek cevaba göre hareket edersiniz.

2 Kasım 2011, 02:25

 

Hilmi Ege Soylu :

anlaşıldı sayın hocam.Elimden geleni yapacağım…Sevgiler.Ayrıca bana bunun tam metnini…Grafik tasarım üzerine yöke ulaştırmak istediğiniz bir metin varsa lütfen mail adresime atarmısınız…soyluege@gmail.com

2 Kasım 2011, 02:28

 

Nilay Lale Yılmaz;

Ressam tipografi bilmek zorunda değildir. Grafiker ressam değildir ama resim kurallarını bilmek zorundadır.

Çok doğru. Ama sadece bu değil tüm yazılarınızın altına bende imzamı atabilirim. Benim dile getiremediğim her şeyi çok güzel ifade ediyorsunuz. Ben yılların grafik tasarımcısıyım. Yıllarca Tekel de çalışırken her fırsatta illüstrasyon yaptım.Evet şimdi de yapıyorum ama daha çok resim yapıyorum. Bir zamanlar Orhan Taylan’la arkadaşlarımızla konuşmuştuk. Grafikerlik yapanların resimlerinde farklı bir denge olduğunu söylemişti. Bir ara kendide yapmış :)))))Ama neyseki bir ara :))

2 Kasım 2011, 08:38

 

Faruk Çağla;

Nilay Hanım;

Sadece resimde değil, karikatürde de böyledir. Grafiker kökenli karikatürcülerde grafik disiplini hemen kendini belli eder.

Yazılarımı paylaşma konusuna gelirsek;

1-Biliyorsunuz bu grupta benim uzun yazılarımı gereksiz lak lak diye niteleyenler var. Oysa siz yazılarımın altına kendi imzanızı atabilecek kadar benimsediğinizi ve başka yerlerde de paylaşmak istediğinizi söylüyorsunuz.Bu konuda ne diyeceksiniz? Yoksa siz de mi lak lakçısınız?

 

2-Bu yazılar, bu tartışmalar insanların fikrini açar, bilinçlenmelerine yardımcı olur, bu bile Grafikerlerin Dayanışmasına katkıdır diyorum. M.Fuat; bunlar gönüle girmektir, diyor. Ama bazı üyeler dernek böyle gönüle girmekle, insanları eğitmekle, uyandırmakla, bilinçlendirmekle kurulmaz diyor. Siz bu konularda sessiz kaldınız, bu konuda ne diyorsunuz?

 

Son olarak; ben bu yazıların Face’de yer alıp yarın öbür gün pat diye silinmesinden korkuyorum.Sizden ricam; buradaki benim makale değerindeki yazılarımı önce kendniz için, sonra derneğimiz ve benim için toplayıp word belgesi olarak arşivler misiniz? Elbette yazıların öncesi ve sonrasındaki bazı üyelerimizin (bu arada elbette sizin de) bazı önemli yorumları da gerekli gördüğünüz kadarıyla ekleyebilirsiniz.Siz bunu yapacak kültüre ve meslek dayanışma fikrine sahipsiniz.Zaten dernekte de iş bölümü böyle olacak.Bu olmazsa herşeyi benim yapmam mümkün değil.

 

4-Face’de bazı yazıları paylaşıp bazılarını paylaşamadığınızı söylüyorsunuz, ben bu gibi face’in azizlikleri konusunda usta değilim. Çoğunlukla beni saçma sapan konularda etiketliyorlar, o etiketi kaldırmayı bile oğlum öğretti.O nedenle face kullanımı ile ilgili bazı müşkülatlarda gençlere danışmakta fayda var.

 

Saygılar.

2 Kasım 2011, 15:09

 

Nilay Lale Yılmaz;

ben bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum ancak öğrenmeğe çalışacağım.

2 Kasım 2011, 20:19

 

Faruk Çağla;

Nilay hanım, kopyala yapıştır yaparsanız olacak gibime geliyor, şifti kullanırsanız eksik kalan cümleyi veya harfi de seçilmiş text içine dahil edebiliyorsunuz.Sonra word belgesine yapıştır yapıyorsunuz, eğer yarım yapıştırdığını görürseniz çıkan kutucukta “sadece metni koru” seçeneğini işaretlerseniz hepsinin yapıştığını göreceksiniz. sonraki iş ise save etmek.Yapamadığınız şey olursa sorun, bana yardım edene (etmeyene de) her zaman yardımcı olmaya çalışırım.

3 Kasım 2011, 14:52 ·

Selam ve sevgiyle.