Dilek Dingeç diyor ki;
Muhammed Vehbi Nebioğulları’nın Art Direktör Müşteriler ve Reklam Ajansları konusundaki düşüncelerine kesinlikle katılıyorum.
Piyasada Diploma almadan bu işi yapanlar varsa, bunun yapıldığını bilen müşteriler de oldukça bu böyle gider..
İlk önce müşterinin tasarımcıya saygısı olması gerekir.
Belki bu şu şekilde çözülebilir ama ne derece haklı olur bilmem; Nasıl Eczane açmak için eczacılık belgesi, Kuaför Salonu için ustalık belgesi, Turizm şirketleri için Tursab belgesi (genel olarak) gerekiyorsa, bir “Reklam Ajansı” açabilmek için de diploma şart olmalı. En azından bu konuda “yeterli” olduğunu gösterir bir belge. Böylece belki müşteri de “hmm bu kişi işini biliyor ona güvenmeliyim” diyebilmelidir!..
Faruk Çağla diyor ki;
Dilek Hanım’ın ” İlk önce müşterinin tasarımcıya saygısı olması gerekir.” sözüne katılıyorum.
Bunun için tasarımcının kendisine ve yaptığı işe saygısı olması gerekir.Eğitimsiz, cahil, kültürsüz tasarımcılar(tasarımcı olduklarını iddia edenler) kendilerini ve mesleklerini ezdirir ve küçük düşürürler.Bu işi hakkıyla yapan veya yapmaya çalışan tasarımcıların da fiyatlarını düşürürler. Grafikerliğin de kalitesini düşürürler.
Eğitimli tasarımcıya kendisine ve mesleğine saygı konusu okullarda öğretilmeli ve aşılanmalıdır. Grafiker eğitimi veren okullarda bunun yapılmadığını düşünüyorum.Hocaların, grafiker sorunlarıyla hiç ilgilenmedikleri besbelli.
Yine Dilek Hanım’ın “”Reklam Ajansı” açabilmek için de diploma şart olmalı.” sözüne de katılıyorum.
Otomobil tamircisi veya berber salonu açabilmek için bile ustalık belgesi şart iken, ipini koparanın grafiker veya reklam ajansı patronu olarak belgesiz, sertifikasız, diplomasız halde iş yaptığı, körün önüne geleni öptüğü, kimin elinin kimin cebinde olduğunun belli olmadığı kuralsız, disiplinsiz piyasa koşulları ile karşı karşıyayız.
Bunun adına serbest piyasa denmez. Serbest kazık denir. Çünkü eğitim alan grafikerle eğitim almayanın bir tutulduğu bir piyasada eğitim almayanlar, eğitim alanlar ile haksız rekabete girmiş demektir. Haksız rekabet ise SUÇTUR.
Artık; “reklam ve halkla ilişkiler” bölümü mezunları ile “iletişim fakültesi” mezunlarının reklam ajansı patronu olmaları gerekmektedir.
Cahil, kültürsüz ve eğitimsiz reklam ajansı patronlarından gına gelmiştir. Tıpkı eğitimsiz grafkerlerden gına geldiği gibi.
Zaten kültürsüz patron, cahil grafiker çalıştırmaktadır. Böyle olunca da haliyle, müşteri bunlara saygı duymamakta ve grafikerlik/reklamcılık önce buradan başlayarak saygı kaybına uğramaktadır.
Bunun doğal sonucu olarak; MÜŞTERİ ODAKLI çalışma prensibi denilen, sadece müşterinin dediklerini yapmaya yönelik çalışma şekli doğmakta, böylelikle creative director görevi müşteriye bırakılmaktadır. Emir eri ajans ve bilgisayar operatörü gibi çalışan grafiker modeli üretilmektedir.
Grafikerlik veya reklamcılık mesleğine gönül verenlerin bunları tartışması ve çözüm üretmesi gerekmektedir.
Biz bunu yapmaya çalışıyoruz.