Meslek liseleri varken, Meslek Yüksek Okulları varken, Güzel Sanatlar Fakülteleri ve İletişim Fakülteleri varken.. artık zanaatkarlığın bile meslek okulu varken… Bütün bunların sonunda söylemek istediğim tek bir cümle var; OKULLU OLMAK ŞART.

Oya KİZİR

Grafikerlerin KADERİNİ BELİRLEYECEK cümle Sayın Oya Kizir Ayyıldız’ın ağzından çıktı !

Hem de ummadığım kadar kısa bir zamanda…

Elbette, Oya Hanımın bu TARİHİ cümlesi; kendisinin kişisel bilgi birikimi ve tecrübelerinin ürünü olduğu kadar, TGDD grubumuzda yapılan bu olağanüstü entelektüel TARTIŞMA ORTAMININ VERİMLİ BİR MEYVESİDİR.

Ve elbette bu tartışmalara katılan tüm üyelerimizin GÖRÜŞLERİNDEN alınmış çiçek özlerinden oluşmuş DEĞERLİ BİR BALDIR.

Ama bu TARİHİ cümleyi söylemek Sayın Oya Kizir Ayyıldız’a nasip olmuştur.

EVET; OKULU OLAN, DİPLOMASI OLAN BİR MESLEĞİN ALAYLISI OLMAZ. OLMAMALIDIR…

Mühendisliğin diploması varsa diplomasız mühendise İNŞAAT KALFASI denir… Mühendis denmez. İnşaat kalfaları, ancak Mühendisin emri altında çalışır!!! Projeyi Mühendis İMZALAR, KALFA değil !!!!

Eczacılığın diploması varsa diplomasız eczacıya ECZACI KALFASI denir, Eczacı denmez. Bir Eczane açmak için, ECZACI DİPLOMASINA ihtiyaç vardır, eczane kalfası ancak diplomalı Eczacının emri altında çalışır.

Avukatlığın, hakimliğin, savcılığın diploması varsa; diplomasız HUKUKÇULARA ALAYLI HUKUKÇU denmez, dense dense MÜBAŞİR veya ARZUHALCİ denir. Mübaşirler ve Arzuhalciler ancak HUKUK DİPLOMASI olanların emri altında çalışır.

İç Mimarın diploması varsa, alaylı iç mimara Marangoz denir, Demirci denir, dekoratör denir…Fayans ustası denir, perdeci denir.Bütün bunlar İÇ MİMARIN emri altında çalışır.

DİŞ HEKİMLİĞİNİN diploması varsa, ALAYLI DİŞ HEKİMİ OLMAZ, diplomasız diş hekimlerine DİŞ TEKNİSYENİ denir ve bunlar DİŞ HEKİMİNİN EMRİ ALTINDA ÇALIŞIR.

DOKTORLUĞUN diploması varsa; diplomasız doktor olmaz, olursa onlara hastabakıcı veya yardımcı sağlık personeli denir, bunlar da DOKTORUN EMRİ ALTINDA ÇALIŞIR.

Grafikerliğin DİPLOMASI VARSA; Diplomasız grafikerlere YARDIMCI GRAFİKER DENİR… Bu bir!

Bu tanımı beğenmeyenler bilgisayar operatörü veya TEKNİK GRAFİKER (artistik değil! Bakınız; artist ile artizan arasındaki fark, bakınız sanat ile zenaat arasındaki fark…) deyimine razı olmalıdırlar. Bu iki!

“Tasarım bilmeyene grafiker denir”, “tasarım bilene tasarımcı grafiker denir” gibi saçma sapan tanımlar bu TASARIM BİLMEYEN fakat kendisine GRAFİKER DENMESİNİ İSTEYEN UYANIKLAR veya onların UYANIK PATRONLARI TARAFINDAN uydurulmuş PALAVRA ve KÖTÜ NİYETLİ TANIMLARDIR, TUZAKTIR, inanmayınız. Bu üç!

Yardımcı grafikere Grafiker payesi verilmesi SÖMÜRÜYÜ KATMERLEŞTİRİP, EKİP ÇALIŞMASINI YOK ETMEK ve ÜCRETLERİ DÜŞÜRMEK için bulunmuş ŞEYTANİ bir YOLDUR. Bu Dört!

Burada çok İYİ PROGRAM BİLGİSİ ve ÇOK SAYIDA PROGRAM KULLANMAK bahanesi ile GRAFİK TASARIMCILIĞIN , TASARIM özelliğine karşı, BİLGİSAYAR bir silah olarak kullanılmaktadır. Bu silahı onların elinden almak için iyi tasarımcıların iyi bilgisayar kullanması ve program bilgi ve becerilerini arttırmaları gerekmektedir. Bu beş!

YARDIMCI GRAFİKERLERE, GRAFİKER PAYESİ verilmesi Yasalarca, Devletçe SUÇ SAYILMALIDIR. Bu altı!

Eğer suç sayılmayacaksa tüm grafiker diplomaları geçersiz sayılmalıdır ve tüm grafiker okulları ve bölümleri kapatılmalıdır. Bu yedi!

Yardımcı Grafiker, ancak GRAFİKERİN emri altında çalışmalıdır. Bu sekiz!

Grafik Tasarım, Reklamcılık vs yapan her iş yeri tıpkı eczacı veya hukuk bürosu gibi en az bir adet diplomalı grafiker çalıştırmak zorunda olmalıdır, diplomasız grafiker barındırmayan iş yeri GRAFİK TASARIM İÇEREN BİR İŞ YERİ AÇMAK İÇİN GEREKLİ İZNİ ALMAMALIDIR. Bu dokuz!

Amaç; diplomasız grafikeri diplomasızlığa mahkum etmek olmayıp, diplomalı grafikerin DİPLOMASININ HAKKINI SAVUNMAK olmalı ve DİPLOMASIZ GRAFİKERE DE DİPLOMA ALMASI İÇİN HER TÜRLÜ MESLEKİ EĞİTİM ve YARDIMIN VERİLMESİ OLMALIDIR, nihai amaç bu YOLLA Diplomalı-diplomasız farkının azaltılıp giderek yok edilmesi olmalı ve İSTİSMARCILARA-SÖMÜRÜCÜLERE FIRSAT VERMEMEK OLMALIDIR. Bu on!

Bakınız; 10 maddede grafik tasarımın tanımı…

Bu 10 maddede grafik tasarımın tanımını devlete kabul ettirmeliyiz ve yukarıda saydığım 10 maddedeki kurtuluş reçetesini ADETA 10 EMİR GİBİ DEVLETE KABUL ETTİRMELİYİZ!

Bunları sağlamak TGDD’nin en birinci görevidir.

Grafikerlerin kurtuluşu bu 10 maddeye bağlıdır. Bu 10 madde, GRAFİKERİN KADERİNİ BELİRLEYECEK OLAN 10 EMİRDİR.

Başka çözüm yoktur. Gerisi BOŞ LAFTIR.

Saygıyla

Faruk Çağla

—————————-

Oya Kizir
Faruk bey, önce teşekkür ederim. Sonrasında da size tamamen katıldığımı belirteyim. Bütün bu 10 maddede sonuna kadar haklı buluyorum sizi. Yanınızda olmaya (elimden geldiğince) gayret göstereceğim.

—————————-

Sayın Oya hanım,

Yukarıda yazdığım 10 EMİR ve 10 maddede Grafik tasarım tanımı benim 2 yılı bulan ve 700 adedi geçen makalelerimden damıttığım, süzdüğüm fikirlerimin formül haline getirilmiş özetleridir.

Elbette bu makalelerimin yayınlandığı önce kovulup daha sonra yeniden kabul edildiğim gra-list yahoo groups adlı grafikerler yazışma grubuna teşekkür borçluyum. Yine makalelerimin ve tartışmalarımın yer aldığı benim ve oğlumun üyeliğimize son verip bizi üyelikten kovan ama yazılarımızı kullanmaya devam eden grafikerler.net adlı forum sitesine teşekkür ederim. Ve yine kovulmanın eşiğine kadar geldiğim makalelerimin yayınlanmış olduğu grafikerler.org sitesine de teşekkürü borç bilirim.

Bu ve bunun gibi sitelerin ortak özelliği üyelerinin %90 ından fazlasının DİPLOMASIZ GRAFİKER oluşlarıdır.

Ve bunlar toprakta karınca gibi… denize kum gibi çokturlar…

Bunlar grafikerliği bu sitelerden öğrenen, öğrenmeye çalışan, bunu da başaran GRAFİK EMEKÇİLERİ dirler…

Asıl onlara teşekkür borçluyum.

Doğru veya eğri fikirlerini savundular. Eğri fikirleri arasındaki doğru kısımları bulup çıkardım. Haklı veya haksız olarak bana kızdılar, beni kızdırdılar… Haklı taraflarını görmeye çalıştım… Onlardan yeni şeyler öğrendim.

Onların içinden büyük bir çoğunluğun ASLINDA DİPLOMAYA DÜŞMAN OLMADIKLARINI, düşman oldukları şeyin KENDİLERİNE GRAFİKER OLMA YOLLARINI TIKAYAN SİSTEM OLDUĞUNU, ama bunu böyle ifade edemediklerini GÖRDÜM.

ALAYLININ MEKTEPLİYE olan İMRENMESİnin çok TERS TEPKİLERLE AÇIĞA ÇIKTIĞINI GÖRDÜM.

Bu kez; Yıllarca okumuş, dirsek çürütmüş MEKTEPLİLERİN, ekmeklerini çalan ALAYLILARA haksız yere düşman olduklarını, aslında DİPLOMASIZA GRAFİKER PAYESİ veren DERSANELERE, KURSLARA, GRAFİKER PATRONLARINA ve UCUZCU CAHİL MÜŞTERİLERE hiç dikkat edilmediğini GÖRDÜM.

İTİ İTE KIRDIRMA politikası güdüldüğüne İYİCE İNANDIM.

Bu yüzden benimle tartışan, dövüşen, küsen, düşman olan diplomasız grafikerlere GRAFİKER SORUNLARINI İYİCE ANLAMAMDA bilerek veya bilmeyerek bana YARDIM ETTİKLERİ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.

Onlar bilmelidir ki, ben; ONLARIN HAKKINI DA SAVUNACAĞIM!

Sayın Oya hanım;

Vaktiniz olursa lütfen adını zikrettiğim sitelere lütfen üye olunuz ve orada yaptığım tartışmaları okuyunuz.

Göreceksiniz ki, yukarıda yazdıklarım oralarda aynen mevcuttur.

Ayrıca; TGDD grubumuzun kurulduğu andan bu güne kadar değerli yazıylarıyla katkıda bulunan Zeynep Serra, Nilay hanım gibi, Gül Tekdağ gibi (Gül Tekdağ rahmetli olmuştur, kendisini rahmetle anıyorum) ve adını anamadığım diğer bayan üyelerin duyarlılığı ve desteği için çok teşekkür ediyorum.

Aralarında çok değerli dostlarımın bulunduğu İsmail Ev gibi, Ali Tekin Çam gibi, Ege Soylu gibi, Mustafa İbakorkmaz gibi ve adını sayamadığım için bağışlamalarını dilediğim ve hepsi birbirinden değerli görüş ve fikirlerini yazmak zahmetinde bulunan alaylı ve mektepli grafiker dostlarıma da çok teşekkür ediyorum.

Kısaca; bay veya bayan… sayısı 400 ü geçen ve en az 40 kişinin yazılarıyla katkıda bulunduğu, diğerlerinin de yazmasa bile ilgi duyup yazıları veya grubu (Facebook grubumuzu) takip ettiği bütün üyelerimize gönülden teşekkür ediyorum. İlgilerinin devamını diliyorum.

Grubumuza ve davamıza destek verdiğini özellikle beyan eden, dayanışma içinde olduğunu üzerine basa basa vurgulayan Oya hanım gibi dostlara, desteğini açıktan özellikle belli eden üyelerimize çok büyük saygı ve teşekkürlerimi bir kez daha ifade ediyorum.

Tek başına kurtuluş olmaz. Aile demek toplumun en küçük dayanışma örgütüdür. Devlet ise en büyük dayanışma örgütüdür.

Meslek dayanışması için örgütlenmek kutsal ve doğal bir haktır.

Gereğini yapalım.

Saygılarımla.

Faruk Çağla

18 Kasım 2009, 17:04

—————–
Önüne gelen Grafiker oluyor!

Grafiker olmayan kişilerin, mesela ressamların grafikerlik yapmasıyla grafikerler işsiz kalmaktadır.

Grafikerlerin ressamlık yapmasıyla ressamlar işsiz kalmamaktadır. Heykel bölümünde okuyanlar, iç mimari okuyanlar, seramik okuyanlar grafikerlik yapmaktadır ama, grafiker seramik yapmamaktadır.

Herkesin gözü grafikerliktedir.

İnşaatlara elektrik tesisatı döşeyen kişi, on parmak daktilo yazan kişi de grafiker olmaktadır. Grafik tasarım programlarından bir kaçını öğrenen sıradan bir kişi Grafiker olarak çalışmaktadır.

Bilgisayar programcıları bile, tasarım bilmedikleri halde web tasarımcısı olduklarını iddia ederek web grafikerliği yapmaktadırlar.

Kısaca; ipini koparan grafikerdir. Grafikerlik mesleği yol geçen hanı olmuştur. Dünyanın en kolay öğrenilen mesleği Türkiyede grafikerliktir. Herkesin kolayca grafikerim diyebildiği tek meslek grafikerliktir.Dünyanın en sahipsiz, en kontrolsüz mesleği Grafikerliktir, ama sadece Türkiye’de bu böyledir. Bu durum da doğal olarak ucuz grafikerlerin çoğalmasına, pahalı grafikerlerin işsiz kalmasına yol açmaktadır.Bu açıdan bakılırsa kaliteli grafikerler açısından işsizlik vardır ve iş yoktur, kalitesiz grafikerler açısından ise ucuz iş çoktur.

Faruk Çağla

05 Kasım 2009, 00:42 ·

—————–

Dersanalerde yetisen grafikere tam olarak grafik tasarimci diyemeyecegim. bu sanat disiplinin temellerini almis biri olarak (hem resim hem grafikte okudum) meslegime ve bu sanat dalina hakaret edilmis sayarim. o kadar emegin ve ustalarin yillarini verdigi bir meslegi bir kac ayda ogrettigini iddia ederek, gerceklikten cok uzak egitim verdiklerini dusunuyorum.bununla da kalmayip burdan sertifika ile mezun ettikleri insanlar, piyasanin kalitesini hem calisma kalitesi hem de fiyat kalitesi olarak cok fazla asagiya cekmekteler.Bu ise hayatini adamis ustalar bile kendini gelistirmek için hem desenlerini kuvvetlendirip hem de teknolojiyi takip ederek kendilerini gelistirmekteler.Meslegimizin gereklilikleri bunlar her meslekte oldugu gibi. Ustelik sanatin gercek anlamda bir egitim olmadigini insanin kendi yeteneklerinin potansiyeli ve bu yetenekleri gelistirici egitimlerin biraraya geldigi bir sentezin dogru oldugunu dusunuyorum.ve bu ancak sanat okullarinda tamamlanabilecek bir olgudur.

Ebru Ayan

30 Ekim 2009, 01:01

——————-

Batıda Bilgisayar, bizde ne?

Çok can alıcı bir noktaya geldik; Batıdaki sanatçıların elinde bilgisayar onların tasarım gücüne güç katan bir alet oldu.

Tıpkı bir zamanlar pistolenin, kesik uçlu kalemin usta tasarımcının gücüne güç kattığı gibi.

Ama Türkiyede genel bir kanaat şudur; bilgisayar geldi, grafik sanatı yerlerde sürünür oldu.Herkes hastalığı teşhis ediyor, ama hastalığın sebebini ve tedavisini söylemiyor.

Tüfek icad oldu, mertlik bozuldu mu? Niçin bilgisayar icad olununca grafikerlik yerlerde sürünür oldu? Niçin bilgisayar gelince grafik işler kalitesiz olmaya başladı?

Oysa bilgisayar gelince kalitenin de artması gerekmez miydi? Bunu tartışalım…
Bunun çözümü veya tedavisi nedir, bunu tartışalım…
Niçin dersaneler grafiker yetiştirmekte olduklarını söylüyorlar? Buna grafik eğitimi veren üniversiteler ne diyor?
Rahmetli Mengü Ertel sağ olsaydı ne derdi acaba?
Şu anda yaşamakta olan duayen grafik tasarımcılar, grafik profesörleri ve doçentleri  dersanelerin  grafik tasarımcı yetiştirdiği iddialarına ne diyor acaba?
Bunu tartışalım (mı?)…

Faruk Çağla

30 Ekim 2009,

————–

Okul ne olmak istediğinize yardım eden bir yerdir.

Grafik çok geniş alanı olan bir meslek. kendi içinde branşlara ayrılır. Reklam grafikeri, illüstratör, amblem-logo tasarımcısı, afiş, kitap tasarımı, vs… Her grafiker bunları bilmeli ama birkaçında uzmanlaşabilir. Bir ürün için tip oluşturacaksınız. Bunu ressam yapamaz çünkü o tipi yarattıktan sonra stilize etmeniz gerekir. Bunu illüstratör, karikatürist, çizgi romancı ama aynı zamanda grafik eğitimi almış biri yapar. Diğerleri de yapar, oldu zanneder ama olmaz…

Bizim zamanımızda bilgisayar yoktu. Efekt mi, doku mu yapacaksınız, eskiz mi yapacaksınız, hepsi çizimdi. Fotoğraf dijital olmadığından çekip eskize koymak imkanı yoktu. Elle yapmak zorundaydınız. Şimdi herşey hazır var, foto çekmek kolay, üretim de fazla ve sürat gerektirdiğinden çok özel işler haricinde pek de gerek yok çizim bilmeye. Ama siz özel bir alanda çalışmak istiyor olabilirsiniz, okul bunu bulabilmenize yardım eden bir yerdir. Daha sonra ve her zaman öğrenilebilecek teknik bilgiler ikinci plandadır… Zaten herkes neyse o olacaktır sonunda ama okul bunu keşfetmek  ve gerçekleştirmek isteyenlere bu konuda yol açma imkanı sunar…

Bilmem anlatabildim mi?

Zeynep Serra

04 Kasım 2009, 16:41

—–

Facebook’taki üyelerimizden Mustafa Adil Savaş; grafikerlerin yaşadığı sorunların azalması için eğitimli grafiker sayısının artmasının TEK ÇÖZÜM olduğunu ifade ediyor ve şöyle diyor;

BU İŞ ANCAK EĞİTİMLİ GRAFİKERLERİN SAYISINI ÇOĞALTMAK İLE MÜMKÜN. HER ÜNİVERSİTEDE FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ VAR İSE EN AZ 3 ÜNİVERSİTEDEN BİRİNDE BU BÖLÜMÜN AÇILMASI KANAATİNDEYİM. (Bingöl Üniversitesinde açıldığı taktirde ben hemen kayıt yaptırmak için başvuru yaparım.)

Şimdi ben SORUYORUM;

1-Mimar Sinan Üniversitesi grafik bölümüne 20 öğrenci, resim bölümüne ise 40 öğrenci almış diye duydum. Eğer bu doğruysa; 20 yerine 40 grafik öğrencisi alsaydı daha isabetli olmaz mıydı? Türkiye’nin ressama mı, grafikere mi ihtiyacı var?

2-Bu durum bile ressamların, grafikerler üzerindeki HAKİMİYETİNİ göstermiyor mu? Grafik öğrencisi alırken, ressam alıyormuş gibi sınav yapmalarının sebebi BİLGİSAYAR ÖNCESİ DÖNEMDEN KALMA GERİ ANLAYIŞ değil midir?

3-Ressamlar ressamlık yapıp para kazanabilse gam yemeyeceğim. İşsiz kalan ressamlar; Grafikerlik yapıyor. Üniversitelerdeki bir çok grafik bölümü başkanı ressam. Bu kişiler bilgisayar destekli grafik tasarımı bilmiyorlar ve yağlı boya tuval yapıyorlar veya özgün baskı yapıyorlar. Bu kişiler arasında sevdiğim, saydığım dostlarım da var, ama bu kişilerin GRAFİKERLERİN SORUNLARINA SAHİP ÇIKTIKLARINI GÖRDÜNÜZ MÜ?

4-Grafik öğrencisi sınavlarının RESSAMLIK SINAVI gibi yapılması, Grafik Bölümü başkanlarının ressamlardan seçilmesi (bir grafiker resim bölümü başkanı olabiliyor mu?), 20 grafik öğrencisine karşılık 40 resim öğrencisin alınması gibi olaylar; Grafikerliğin Ressamlığın alt dalı olarak değerlendirildiğini gösterir. Grafikerliğin; RESSAMLIĞIN YAN DALI veya ALT DALI gibi değerlendirilmesini DOĞRU BULUYOR MUSUNUZ?

5-Grafik Eğitimindeki bu yanlışlıklar DERSANELERİN İŞİNE YARAMAKTADIR diyorum, BUNA KATILIYOR MUSUNUZ?

Saygılar.

Faruk Çağla

04 Kasım 2009, 22:26